Türk Denizaltıcılığı, 6 Eylül 1886’da Haliç’te denize indirilen Abdülhamid denizaltısı ile başlamıştır ve 6 Eylül Türk Denizaltıcılık Günü olarak kutlanmaktadır.
Peki kimdir bu denizaltıcılar?
Yaşanan uluslararası krizlerde ülkeler birbirlerinin nabzını tutmak için denizaltıların filodan ayrılıp ayrılmadıklarını kontrol ederler. Eğer denizaltılar üslerden ayrıldıysa bu, karşı tarafa durumun ciddiyetini işaret eder ve savaşa hazır olunduğu sinyalini verir. Çünkü denizaltılar donanmaların ilk ve en önemli vurucu gücüdür.
Yani denizaltıcılarımız Türkiyemiz’in savunmasında en ön cephesinde daima harbe hazır vaziyettedirler. Bu denizciler çok özel insanlardır. Denizaltıcılık sabah metroya binip ofisinize gittiğiniz bir işten çok farklı bir özveri, vatanseverlik ve fedakarlık isteyen bir görevdir. Denizaltıcılık tarihi kanla yazılmıştır denir. Her gün, başlarına birşey gelse kurtarılamayabileceklerini bilerek görev yerlerini alırlar. Bizim yastığa hergün başımızı güvenle koyabilmemiz için hayatlarını riske atan bu kahramanlarımız en güzel övgülere layıktır.
Hani diyorlar ya “bekâ meselesi” diye.. Türkiyenin ilk savunma ve ilk saldırı gücü olan denizaltılarının dünyanın en modern, en sessiz, en donanımlı ve en güçlüsü olması işte bizce Türkiye’nin asıl bekâ meselesidir. Bu özellikteki bir silahı ancak bir memleket kendi askeri için üretebilir, bu yurtdışından satın alınamaz. Bu gemileri Türk Denizaltıcıları için Türk Mühendisleri tasarlayarak inşa edecektir.
Hiç birimiz yalnız başımıza birşeyleri değiştiremeyiz, ama hiç bir zaman yalnız olmadık ki zaten.. Bu yüzden tecrübeli denizaltıcılarımız ile genç gemi mühendislerinin çok üst seviye bir iletişim halinde olmaları ve onların tecrübelerinden istifade edebilmeleri son derece kritiktir. Ne kadar çok mühendisimiz bu konuları dert edinirse, o kadar ileri gideceğiz.
Mustafa Kemal Atatürk “Sorumluluk yükü herşeyden, ölümden bile ağırdır” diyor. Bir gemi mühendisi ve akademisyen olarak memleketim için yapabileceğim en doğru hizmetin denizaltıcılarımızla öğrencilerimiz arasında bir santral olmak olduğunu görüyor ve bu sorumluluğu bir Atatürk genci olarak iftiharla üstleniyorum.
Türk Denizaltıcıları’na bir Türk vatandaşı olarak minnet ve saygılarımı sunuyorum ve Denizaltı şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
Sizlere layık olabilmek için çalışmaya devam edeceğiz.
Etkinliğimize katılan ve çok kıymetli tecrübelerini öğrencilerimizle paylaşan emekli denizaltıcılarımız Atilla Ertürk, Bülent Turan, Can Uzunsoy, Cemal Göksu, Cengiz Güryalçın, Ercüment Özmen, Ertuğrul Göksu ve Kemal Dalgıç’a teşekkürlerimizi sunarız.
Gemi Mühendisleri Odası ve Datum AŞ’ye desteklerinden ötürü teşekkür ederiz.